Ramazan ayında yapılacak ibadetler ve okunacak dualar…

Ramazan ayında yapılacak ibadetler ve okunacak dualar…

1 . KURAN OKUMAK

Ramazân-ı Şerîf, Kur’ân’ın-ı Kerim’in nâzil olduğu aydır. Bu ayda Kur’ân-ı Kerim ile ilişkimiz artırmalı ve en az bir mukabeke okumaya gayret etmeliyiz. Kuran okumayı bilmiyorsak bu ayı fırsat bilerek öğrenmeye gayret ettmeli, camiilerde mukabele programlarına iştirak etmeliyiz.

2. SAHUR YAPMAK

Ramazan ayıda mümkün olduğu kadar sahur yapmaya gayret etmeliyiz. Sahurların yüksek fazîlet ve kıymeti hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Bir yudum su ile dahî olsa sahur yapınız.” (Abdurrazzâk, Mu sannef, IV, 227/7599)

“Sahur yemeği yiyin, zîrâ sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20)

3. ORUÇ TUTMAK

Ramazân-ı Şerîf’in lâyıkıyla ihyâsı yolunda en çok dikkat edilecek husus, şüphesiz ki oruç ibâdetidir. Oruç, bize dünyânın fânî nîmetleri elinden alınacak bir âhiret yolcusu olduğumuzu hatırlatır.

Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır, “Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!” (Heysemî, 203 III, 179)

Cenâb-ı Hak buyurur, “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrâk edenler, onda oruç tutsun…” (el-Bakara, 185)

#habericireklam#300×250#110#right#

İslamın beş şartından biri olan oruç hakkında İbni Ömer’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:

“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19-22)

4. HARAMLARDAN SAKINMAK

Yalnızca mideyi aç bırakmakla kâmil mânâda oruç tutulmuş olmaz. Makbul bir oruç, bedendeki bütün uzuvların, bilhassa da gözün, kulağın ve dilin haram ve şüphelilerden muhâfaza edilerek nefsin dizginlenmesini gerektirir. Ancak böyle bir oruç, kul için Cehennemʼe kalkan olur.

Oruçluyken sabırla aşılması gereken bu imtihanlardan biri, hadîs-i şerîfte şöyle ifade buyrulur:

“Hiçbiriniz oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa «ben oruçluyum» desin.” (Buhârî, Savm, 9)

ftar açarken acele etmek gerekir. Nitekim Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır.” (Tirmizî, Savm 13)

Ramazanda bir oruçluyu iftar ettirmenin ecri büyüktür. İftarı verme hususunda Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82)

Yine başka bir hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, Cehennem azâbından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevâbına daha nâil olmasına vesîle olur.”

6. CEMAATLE NAMAZ KILMAK

Beş vakit namaz her Müslüman üzerine farzdır. Fakat namazları cemaatle kılma hususunda gerekli itina gösterilememektedir. Fakat cemaatle namazının ehemmiyetine dair birçok hadis-i şerif vardır. Bizler de Ramazan-ı Şerif’te cemaatle namaz hassasiyetimizi daha çok artırmalı tüm namazlarımızı cemaatle kılmaya gayret etmeliyiz.

Peygamber Efendimiz’in, namazı cemaatle kılmaya teşvîk eden hadîs-i şerîflerinden bâzıları şöyledir:

“Cemaatle kılınan namaz, kiflinin yalnız kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha fazîletlidir.” (Buhârî, Ezân, 30)

7. TEHECCÜT NAMAZI KILMAK

Teheccüd namazı, yatsı namazını kılıp bir miktar uyuduktan sonra kalkılıp gece kılınan nafile bir namazdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Her kim geceleyin uyanır, ailesini de uyandırır ve iki rekât namaz kılarsa, Allah’ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılır.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 18) Başka bir hadiste de, “Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır” (Müslim, Sıyâm, 202; Ebû Dâvûd, Sıyâm, 55) buyrulmuş olması, gece kılınan nafile namazların gündüz kılınanlardan faziletli olduğuna işaret etmektedir.

Bunun gibi sözlü teşvikleri yanında fiilen de Hz. Peygamberin (s.a.s.) bu namazı devamlı kılmaya çalışması, teheccüd namazının bizim için sünnet olduğunu göstermektedir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 467-468). Bazı rivayetlerde, Peygamberin (s.a.s.), yatsı namazını kıldıktan sonra vitir namazını kılmadan uyuduğu, gece yarısından sonra uyanıp bir müddet gece namazı kıldıktan sonra vitir namazını ve daha sonra da sabah namazı vakti girince sabah namazını kıldığı belirtilmektedir (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 182).

Teheccüd namazı kılacak kişi, “Niyet ettim Allah rızası için teheccüd namazı kılmaya” şeklinde niyet edebilir. Teheccüd namazının iki-sekiz rekât arasında çiftli sayılarda kılınması tavsiye edilmiştir. Bununla birlikte, dileyen kimse daha fazla da kılabilir. Bu durumda iki rekâtta bir selam vermek daha faziletli olmakla birlikte, dört rekâtta da selam verilebilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 468-469). İki rekâttan fazla kılındığında arada konuşma, yeme içme gibi namaza aykırı davranışlarda bulunulmamışsa, tekrar niyet etmek gerekmez.

Dört rekât olarak kılındığında, ikinci rekât sonunda teşehhüd için oturulduğunda “tahiyyat”tan sonra “Allahümme salli” ve “Allahümme barik” okunur. Üçüncü rekât için ayağa kalkıldığında önce “Sübhâneke” okunur, sonra “Eûzü besmele” çekilir ve Fâtiha suresi okunur.

8. DUA ETMEK

İbâdetlerin özü olan duâ da, kulun benliğinden sıyrılarak Rabbine sığınmasıdır. Allâh ile kul arasında en mühim bir mânevî bağ durumundadır. Bu bağı koparanlar, Hak katındaki değerlerini de zâyi etmiş olurlar. Ramazan ayında bilhassa gecelerde ve oruçlu iken rabbimize yalvarmalı ve ona sığınmalıyız.

Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:

“(Resûlüm!) De ki: Sizin (kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!..” (el-Furkân, 77)

9. TEVBE VE İSTİĞFAR ETMEK
Ramazan ayı af ve mağfiret ayıdır. Ramazân-ı Şerîf’i lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nîmetlere nâil olurlar. Ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyete dûçâr olurlar. Zîrâ hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

#habericireklam#300×250#110#right#

“Cebrâîl (a.s.) bana göründü ve; «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Yine Hazret-i Peygamber: “Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim…” (Müslim, Zikir, 42) buyurmuşlardır

10. ZEKAT VE FİTRE VERMEK

Zekât, belli bir miktarın üzerinde mala sahip olan zenginlerin, hicrî takvime göre senede bir defa mallarından % 2,5 nisbetinde Allah için vermeleridir. Zekât; fakirlere, yoksullara, zekât toplayan memurlara, gönülleri İslâm’a ısındırılacak olan kimselere, hürriyetlerini satın almaya çalışan kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışanlara ve yolda kalanlara verilir. (et-Tevbe, 60) Zekat vermek Ramazan ayına mahsus değildir. Ramazan ayının haricinde her hangi bir ayda da zekat verilir. Ancak Ramazan ayı ibadetlerin ve amellerin katlandığı bir ay olduğundan fakir fukarayı gözeterek daha fazla sevap alabilmek için genellikle zekatlar Ramazan ayında verilmesi uygun görülmüştür.

Ramazan Bayramı’na yetişen ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mâlî ibadete fitre denir. Ramazan ayı içinde fitreleri vermek gerekir.

 

 

 

 

Dualar…

 

Ramazan duası

“Allahummec’ al sa’ yi fihi meşkuran ve zenbi fihi mağfuran ve ameli fihi magbulen ve aybi fihi mestura, ya esme’ as- samıin.”

ANLAMI

“Allah’ım! Bugün de çabalarımı mükafatlandır; günahımı bağışla; amelimi kabul buyur ve gözümü -günahlara- kapa; ey duyanların en iyi duyanı! Amin.”

 

 

 

Hayır Duası…

Hz. Peygamber (asm) Efendimizin hanımlarından Hz. Ümmü Seleme validemiz, Peygamberimizin Rabbinden istediği şeylerin şöyle olduğunu haber vermiştir:

اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ الْمَسْأَلَةِ، وَخَيْرَ الدُّعَاءِ، وَخَيْرَ النَّجَاحِ، وَخَيْرَ الْعَمَلِ، وَخَيْرَ الثَّوَابِ، وَخَيْرَ الْحَيَاةِ وَخَيْرَ الْمَمَاتِ، وَثَبِّتْنِي، وَثَقِّلْ مَوَازِينِي، وَحَقِّقْ إِيمَانِي، وَارْفَعْ دَرَجَاتِي، وَتَقَبَّلْ صَلاَتِي، وَاغْفِرْ خَطِيئَتِي، وَأَسْأَلُكَ الدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ

اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ فَوَاتِحَ الْخَيْرِ، وَخَوَاتِمَهُ، وَجَوَامِعَهُ، وَأَوَّلَهُ، وَظَاهِرَهُ، وَبَاطِنَهُ، وَالدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ آمِينْ

 اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا آتِي، وَخَيْرَ مَا أَفْعَلُ، وَخَيْرَ مَا أَعْمَلُ، وَخَيْرَ مَا بَطَنَ، وَخَيْرَ مَا ظَهَرَ وَالدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ آمِينْ

 اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ أَنْ تَرْفَعَ ذِكْرِي، وَتَضَعَ وِزْرِي، وَتُصْلِحَ أَمْرِي، وَتُطَهِّرَ قَلْبِي، وَتُحَصِّنَ فَرْجِي، وَتُنَوِّرَ قَلْبِي، وَتَغْفِرَ لِي ذَنْبِي، وَأَسْأَلُكَ الدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ آمِينْ

 اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ أَنْ تَبَارَكَ فِي نَفْسِي، وَفِي سَمْعِي، وَفِي بَصَرِي، وَفِي رُوحِي، وَفِي خْلْقِي، وَفِي خُلُقِي، وَفِي أَهْلِي، وَفِي مَحْيَايَ، وَفِي مَمَاتِي، وَفِي عَمَلِي، فَتَقَبَّلْ حَسَنَاتِي، وَأَسْأَلُكَ الدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ آمِينْ

Allâhumme innî es eluke hayral-mes eleti ve hayrad-du‘âi ve hayran-necâhi ve hayral-‘ameli ve hayras-sevâbi ve hayral-hayâti ve hayral-memâti ve sebbitnî ve seggil-mevâzînî ve hakkik îmânî verfe’ deracâtî ve tekabbel-salâtî, veğ-fir hatîetî ve es eluked-deracâtil-‘ulâ minel-cenneti.

Allâhumme innî es eluke fevâtihal-hayri ve havâtimehû ve cevâmi‘ahû ve evvelehû ve zâhirahû ve bâtinehû, ved-deracâtil-‘ulâ minel-cenneti Âmîn.

Allâhumme innî es eluke hayra mâ êtî ve hayra mâ ef‘alu ve hayra mâ e‘melu ve hayra mâ betane ve hayra mâ zahera, ved-deracâtil-‘ulâ minel-cenneti Âmîn.

Allâhumme innî es eluke en terfe‘a zikrî ve teda‘a vizrî ve tusliha emrî ve tutahhira kalbî ve tuhassine fercî ve tunevvira kalbî ve teğfira lî zenbî ve es eluked-deracâtil-‘ulâ minel-cenneti Âmîn.

Allâhumme innî es eluke en tubârike lî nefsî ve fî sem‘î ve fî besarî ve fî rûhî ve fî halkî ve fî ehlî ve fî mehyâye ve fî memâtî ve fî ‘ameli, fetekabbel hasenâtî ve es eluked-deracâtil-‘ulâ minel-cenneti Âmîn.”

Meali:

Allah’ım! Gerçekleşen olayın en hayırlısını, duanın en hayırlısını, başarının en hayırlısını, amelin en hayırlısını, sevabın en hayırlısını, hayatın en hayırlısını, ölümün en hayırlısını dilerim. Ayaklarımı sabit kıl. Tartılarımı mizanda ağır eyle. İmanımı doğrula, derecelerimi yükselt, namazımı kabul et, hatamı bağışla. Senden cennetin en yüce derecelerini isterim.

Allah’ım! Senden hayrın girişini, sonunu, genelini, evvelini, zahirini, batınını ve cennetten en yüce derecelerini isterim. Amin.

Allah’ım! Senden getirdiğimin en hayırlısını, yaptığımın en hayırlısını, amelimin en hayırlısını, gizlediğimin en hayırlısını, açığa vurduğumun en hayırlısını ve cennetin en yüce derecelerini isterim. Amin.

Allah’ım! Senden benim zikrimi yüceltmeni, günahımı bırakmayı, işimi ıslah etmeni, kalbimi temizlemeni, namusumu korumanı, kalbimi nurlandırmanı, günahımı bağışlamanı dilerim. Senden en yüce dereceleri isterim. Amin.

Allah’ım! Benim nefsimi, kulağımı, gözümü, ruhumu, yaratılışımı, ahlakımı, ailemi, yaşantımı, ölümümü, amelimi mübarek kıl. İyiliklerimi kabul et. Cennetten yüce dereceleri isterim. Amin.  

Kaynak: Hakim, Müstedrek, no: 1954; Beyhaki, Deavat, no: 225; Taberani, Kebir, 23/213, Evsat, 6/213.

Sıhhati: Hakim, bu hadisin sahih olduğunu bildirmiş, Zehebi de bunu uygun görmüştür. (bk. Müstedrek, a.y)

Yorum gönder